Yakın Mercek: Beyaz Gömlek
Mehtap Elaidi markasının mihenk taşı olan, kadın gardırobunun kahramanı beyaz gömleğin birkaç asırlık yolculuğuna yakından bakıyoruz.
Bugün ister bir iş insanı olun, ister günlük şıklığın peşinde biri, hatta belki de liseli bir öğrenci, anahtar giyim parçası denince birçoğumuzun aklına tek bir isim geliyor. Beyaz gömlek… Peki, dolabımızda hakimiyetini sürdüren onca parçaya rağmen, neden dilimizin ucuna ilk gelen parça o? Choker veya bir fular ile tamamlayınca günlük görünümü stil sahibi yapan, pantolonun dışında bol formda bırakınca rahat bir tarz oluşturan, bir süveter veya yelek ile eşleştirince kolejli bir sima kazandıran çok fonksiyonlu beyaz gömlekler hayatımıza nasıl girdi? Gelin, geçmişten bugüne beyaz gömlek ile nerede karşılaştık ve adım adım nasıl müptelası olduk birlikte keşfe çıkalım.
Tarihin tozlu raflarında eskimemiş bir parça
Modadan, film ve kültürel mirasa kadar adını tarihe yazdıran beyaz gömleğin geçmişi, Fransa kraliçesi Marie Antoinette’in bir skandala sebep olarak fırfırlı pamuk elbiseyle resmedildiği 1783 tarihli bir tabloya kadar uzanıyor. Madame Vigée-Lebrun’a ait portrenin söylentilere yol açmasının bir sebebi; kraliçenin kıyafetinin altına giydiği muslin elbisesiyle poz vermesi. Diğer nedeni de bir kraliyet üyesine yakışmayan bir tavırla pahalı olmayan kumaş tercihi. Tarihçiler Marie Antoinette’in bu davranışının pamuk üretimini cesaretlendirip, tekstil endüstrisine büyük katkı sağladığına inanıyor. Öyle ki, teknoloji sebebiyle üretim artmış, pamuk maddi açıdan karşılanabilir bir materyal olarak o dönemde önem kazanmış.
19. yüzyılın sonunda ise basitleşen kadın giysileriyle hazır giyimin ulaşılabilir parçalarından şömizye1 bluz ve etek kombinasyonu sıkça tercih ediliyor. Erkek gömleğinin yaka ve kol yapısıyla benzer şekilde tasarlanan “şömizye”, golf gibi yaygınlaşan aktivitelere getirdiği hareket kolaylığıyla biliniyor. Ancak üstü daha gösterişli hale getirmek için kullanılan danteller ve fırfırlar ile şömizyenin kadın modasındaki yeri zamanla değer kaybediyor.
Takvimi bir tık ileri sardığımızda ise beyaz pamuk gömleğin tüm bu faktörlere rağmen 20. yüzyıla kadar yalnızca varlıklı erkekler tarafından tercih edilmeye devam ettiğini görüyoruz. Beyaz gömleğin hızlı kirlenmesi sebebiyle, işçi sınıfının kullanımına uygun olmaması ve sık sık yıkama gerekliliği buna katkı sağlayan unsurlardan biri.
Film stilinin etkisinde
Moda dünyası beyaz gömlek ile yıllar boyunca böyle farklı isimlerde, biçimlerde ve stillerde tanışmış. Bizim zarif bir görünüm veya profesyonellik ile bağdaştırdığımız beyaz gömlekse bugün, tekrar tekrar izlediğimiz eski dönem filmlerinin efsanevi karakterleriyle hayatımızda daha baskın bir yer edinmeye başladı. Marilyn Monroe ve Audrey Hepburn’den, Grace Kelly ve Katharine Hepburn’e kadar birçok ikonik figür, klasik beyaz gömleği modern kadın gardırobunun baş tacına dönüştürdü. Woody Allen’ın yönetmenliğini üstlendiği 1977 yapımı Annie Hall’u izleyenler anımsar. Annie rolündeki Diane Keaton’ı kat kat, oversized erkek giyim parçalarıyla ekranda izlemiştik. 20. yüzyıldan bugüne Annie’nin stili kadın modasında hala izlerini sürdürüyor. 90’ların unutulmayan filmlerinden Pretty Woman’da Vivian rolünü canlandıran Julia Roberts ile de oversized beyaz gömlekle çabasız şekilde şık görünebileceğimizi bir kez daha hatırlamıştık. Marilyn Monroe ise oynadığı 1961 yapımı The Misfits’te beyaz gömlek, kot ceket ve kovboy çizmeleriyle Amerika’nın vahşi Batı’sında maceraya çıkarak tüm izleyenleri etkilemişti. Roslyn karakterinin stil dönüşümü aynı zamanda Monroe için de bir değişimin habercisi niteliğindeydi. Seyirci Monroe’yu ilk kez cazibe sembolü olarak görmek yerine rolüne odaklandı.
Stil Kahramanı
Bugün beyaz gömleği çok kullanışlı yapan en önemli özelliğinin tasarım çeşitliliği ve diğer parçalarla eşleşme kolaylığı olduğunu söyleyebiliriz. Büyük kesim beyaz gömleği kot pantolon ile giydiğimizde günlük çabasız bir stil verirken, son yıllarda popülerleşen maskülen kadın stiline de göz kırpıyor. Romantik bir tarz arayışındaysanız da poplin gömlekler çağrınıza yetişiyor. Poplin bluzlar ile ofis toplantılarına katılabileceğiniz gibi, iş çıkışı gideceğiniz buluşmalar için de düğmeleri açarak ceket görünümü verebilir veya boynunuza bağlayacağınız bir fular ile görünümünüzü kişiselleştirebilirsiniz. Üstelik beyaz gömleğin marifetleri şehirle de sınırlı değil. Beyaz gömleği, pareo veya mini bir şort/etekle tamamladığınızda, rotanızı deniz kenarında herhangi bir yere çevirmeye de hazırsınız.
Beyaz gömleğin üzerine uzun uzun konuşabiliriz ama biz bu parçanın sizin hayatınızdaki yerini de merak ediyoruz. Bu parçayı sizin için vazgeçilmez yapan nedir? Gelin yorumlarda buluşalım!
#Reklam
Marnie Fogg, ed., Modanın Tüm Öyküsü (Londra: Thames & Hudson, 2013), 195.